Sex Hikayeleri

1 yıl önce - Admin Ekledi - 7950 Kez Okundu

Çok Fazla Yarrak Gördüm – Porno Hikaye

Çok Fazla Yarrak Gördüm – Porno Hikaye

Kocam bana, “Madem bana destek olmuyorsun git evimden!” diyeli iki ay oldu. Önce, “İş kuracağım!” diye okul arkadaşına, sonra Çiftlikbanka (evet o kadar salak), sonra sanal paradan zengin olma işine ve şimdi de Keçiçiftliği işine toplamda yüzbinleri bulan para yatırdı. Beş parasız bir erkekle evlenen asıl salak ben olduğum için de önce tüm birikimlerim ve düğün takılarımız sıfırlandı. Ailelerimizden yüzbinden fazla borç aldık ve binlerce lira esnaf borcunu da kredi kartları ile döndürmeye çalışıyorum. İki aydır yüzünü görmememe ve masrafım olmadan annemler ile yaşamama rağmen halen tüm maaşım ondan kalan borçlara gidiyor. Daha ne destek olacaktım it herife?

Son ümit eski çalıştığım okulun sahibine gittim, ellisinde muhafazakar bir adam. Mezun olur olmaz babam sayesinde bana iş vermiş, sonra okulu başkasına satmıştı. Acil ihtiyacım 5.000 TL. Bir sürü surat yaptı, “Benim de param yok… Niye o serseri ile evlendin ki?… Yarına bir 3.000 hazır ederim, gel!” dedi. Utancımdan yerin dibine geçtim, yanında oturan tanımadığım sakallı yetmişinde babası bile öğütler verdi mıymıntı mıymıntı.

Ertesi gün kapıda duran yeni BMW’sine küfür ederek yanına gittim. Parayı zarfa koymuş, yine bir sürü öğüt, “Hazıra alışmak kolaydır, borç çabuk birikir, ne zaman vadesi gelir anlamazsın!” dedi. “Bir 10 güne öderim, maaş alacağım…” dedim. “Bak sana abi nasihatı, başkasından borç alma, güzel kadınsın, dul sayılırsın, kötü kötü şeyler isterler!” dedi orospu çocuğu. Yutkundum, başım döndü, “Ne diyorsunuz Muzaffer Bey? Bu nasıl laf?” deyip, zarfı bıraktım. Tekrar zarfı alıp elime tutuşturdu. “Yanlış anladın, ben abinim, uyarayım dedim!” dedi. Kapının önünde yoldan geçenlere aldırmadan ağlamaya başladım ve o an ayrılmaya karar verdim kocamdan.

Çalıştığım okulun yaz tatiline girmesini fırsat bilip, üniversiteden karı koca arkadaşım ve okuldan bir başka bayan öğretmen arkadaşım Ayşen ile atladık ablamın yazlığına geldik. Ablam, “Bir ay ev senin!” demişti. Ablamın durumu daha karışık, eniştem, yani eski eniştem yarı Adapazarında, yarı Kuşadasındaki otellerinde. Ablamla ayrılmalarına rağmen ona sağladığı lüks hayat, iki çocuklarının özel günlerinde bir araya gelmeleri devam etmekte. Buralarda görmeye alışkın olmadığımız bir eski eş ilişkisi. Kuşadasındaki evde ablamın yatak odasında hala eşyaları var eniştenin. Boşanmalarına rağmen karı koca ilişkileri sürüyor mu bilmiyorum.

Evli arkadaşların izni beş altı gün, sonra biz Ayşen ile kız kıza bir iki gün daha takılacağız. Sonrasındaki yalnız günlerim için de bir çanta kitabım var, zaten yeğenler de atlar gelir, oyalanırım. Yazlık eniştenin otelin karşısı zaten. Geldiğimizi haber verince, “Yemeklerinizi burada yiyeceksiniz!” diye haber gönderdi. Bizim de canımıza minnet, üç kuruşun hesabını yapıyoruz zaten.

Akşam yemeğinde masamızı biz demeden donattılar, evli arkadaşlar ve arkadaşım Ayşen içti, ben alkol kullanmam. Bu her öğünde sürdü. Üçüncü veya dördüncü akşam evli arkadaşlar çok içti, adam karısını eve yatırmaya gidip dönecekti. Masada ben, kız arkadaşım Ayşen ve iki akşamdır Ayşen’e yazan otelin müdürü kaldı. Otelin müdürü eski eniştemin talimatı ile bizimle ilgileniyor, ama çokça Ayşen ile ilgileniyordu. Karısını yatıran arkadaşımız da dönünce yeniden içki faslına başladılar. Otelin müdürü, Ayşen’e, “Gel diskoya geçelim!” deyince kalkıp gittiler. Biz baş başa kaldık üniversiteden beri tanıdığım, ama pek samimi olmadığım herifle…

Saçma sapan muhabbetler sonrası kalktık. Tam eve girerken elimden tuttu, “Çok güzel kadınsın, hayran kaldım denizde sana!” dedi. “Sağol, hadi odana sarhoş herif!” dedim gülerek. “Sarhoş değilim!” diye üzerime eğildi, bir eli ile kalçamı sıktı. “Ooo, taş gibi yanıyorsun değil mi dul kalınca, nasıl sertim bir bilsen!” dedi. İtekledim sarhoş herifi. Odama girip kapımı kilitleyip ağladım yine. Bir hafta içinde ikinci taciz ve daha resmen dul bile değilim. Ne çok hayvan var ve nasıl iğrenç bir bakış açısı!

Ben yeğenimin odasında, onlar ise rahat etsinler diye ablamın odasında kalıyordu. Sabah nasıl evden kovsam, nasıl bir rezillik çıkar, benim başıma neler gelir sıkıntısı ile dönüp durdum yatakta. 10, 15 dakika sonra, “Yapma, istemiyorum!” sesi ile gözlerimi açtım. İki akşamdır bize duyurmadan seviştiklerini, ikisinin de sabah erkenden duşa girmelerinden anlamıştım. “Ben istiyorum, hadi bak, nasıl kalktı sikim!” dedi adam. Bana kaldırmıştı adi herif o siki. “Kapıyı, camı kapatsaydın!” dedi kadın. “Yoklar evde, discoya gittiler!” dedi adam. Bağıra bağıra söyledi bunları. Bağıra bağıra da sevişmeye başladılar.

Açık camlarından ve kapılarından çığlıkları, yatak gıcırtıları, “Yavaş, canımı yakıyorsun, ne oldu sana böyle, çok sertsin bu gece!” inlemeleri odamı doldurdu. “Bacaklarını aç orospu, kaldır şu götünü biraz!” gibi pozisyon değişikliklerini bile duyurdu bana it. Önce kadın, “Dur artık, yeter!” diyerek, sonrasında adam öküz gibi böğürerek boşaldı.

Sabaha karşı kocam ile seviştiğim rüyalar görerek uyandım. Soğuk duşa altında gece nemlenmiş çamaşırlarımı yıkadım. Herifi görünce ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemeden otele kahvaltıya tek başıma indim. Bir haftadır ortalarda olmayan eniştem bitti yanımda, ihtiyacım olan son şey. Onu da tersleyerek kahvaltımı yarıda bırakıp kalktım.

Arkamdan, “Baldız…” diye seslendi. “Baldız deme bana, sen eniştem değilsin!” dedim. “Tamam tamam, değilim, ama yine uyarayım. Bugün daha uzun bir etek giy, birisi çok morartmış bacağını!” deyip, çirkin bir kahkaha atıp su bardağı ile şerefe yaptı. Çantam ile bacağımı örtüp kendimi eve attım. Kalçamda ve altında iki kocaman el büyüklüğünde kızarıklık. Hayvan herifin iki yerimi sıktığını fark edememişim. Telefonum çaldı, arayan o hayvan herifin karısı. “Şeyma’cım, kocamın ani bir işi çıkmış, sabah ilk otobüs için çıktık evden, sen yoktun…” dedi kadın. Bir sürü teşekkür filan. Yüzü olmadığından kaçıyor karaktersiz herif…

Ayşen öğlene doğru kalktı, gece dörtte gelmişler diskodan. Bakışlarımdan anladı ne soracağımı. “Yok, bir şey olmadı. Asılmadı hiç!” dedi. Ayşene, “Bugün ben evden çıkmayacağım, iyi değilim!” bahanesi ile ablamın odasını toplamaya girdim. Hayvan herifle karısının dün gece seviştikleri örtüleri makineye attım, çöpleri boşalttım. Çöpte bir boş prezervatif kutusu, tekrar dün geceyi hatırlattı. Bu sefer tacizden çok sabah gördüğüm rüya aklıma geldi, aylardır sevişmemiş, 26 yaşında bir kadınım. Uzun süredir ilk defa yalnızım bir evde, elim göğüslerime gitti sonra vazgeçtim. Bütün gün TV seyrettim, gece erkenden de yattım.

Saat 02:00 gibi dış kapının açılma sesine uyandım. Evde erkek kalmadığından oda kapım sonuna kadar açık. Aşağıda bir kıkırdama. Ayşenin, “Hemen gideceksin ama, Şeyma uyanmasın!” diyen sesi geldi. “Tamam tamam, sadece tuvalete girip gidiyorum!” dedi otelin müdürü. Sarhoş kafası ne güzel, herif karşıdaki otelin müdür odasında kalıyor zaten.

Aşağıdaki salondan çok geçmeden sevişme sesleri gelmeye başladı zaten. İki gece üst üste, canlı sevişme dinliyordum. “Yapma lütfen, sen evlisin!” dedi Ayşen. Demek o yüzden otele götürememiş Ayşen’i otel müdürü. “Çok güzel bir kadınsın…” dedi. Arada sesleri kesildi. Sonra, “Ooo, göğüslerin çok güzel!” dedi. Sonra duyduğum, Ayşen’in, “Yavaş lütfen, canım yandı!” sesleri ve inlemeleri. Sessiz sakin ev kızı, başarısız bir söz tecrübesi olan Ayşen, şimdi kendinden 10 yaş büyük bir erkeğin altında.

– “Eğil şu koltuğa!”

– “Ahhh, ahh, ne soktun öyle?”

– “Daracıksın!”

Hızlı hızlı iki vücudun birbirine çarpma sesleri sürdü bir süre daha…

– “Gel üstüme otur!”

– “Büyükmüş bu!” (İlk defa gördü demek amına giren yarağı bizim Ayşen.)

Yine sesler kesildi ve yavaş yavaş inlemeler yükseldi. Arada tokatlama gibi sesler geldi. Her tokatlama sesi sonrasında da Ayşenin kısık çığlıkları.

– “Parçaladın beni, yeter, çok büyük bu!”

– “Sabah akşam sikecem dar amcığını!”

Dün geceki taciz, beni düşünerek kaldırdığı sikini karısına sokan sevimsiz herifin suratı ve üst üste iki gece dinlediğim sevişme sesleri. Göğüs uçlarım yanıyor geceliğime değdikçe. Şurada yıllardır yapmadığım bir şeyi yapıp kendimi mi okşasam? Aşağıdaki çığlıklar yükseldi, şu an ikisi de hiç bir şeyi umursamıyor belli ki. Yataktan doğrulup yarısı görünen aşağıdaki kanepeye doğru bir göz attım. Ayşenin sırtı dönük, otel müdürünün üstünde kıvranmaya devam etmekte. Küçük kalçaları ve müdürün kıllı kalın bacakları gözüküyor sadece. Elleri Ayşenin kalçalarında. Görünmekten korkup yatağa girdikten kısa süre sonra sesleri, uzayan ve gittikçe kısılan inlemeler ile sona erdi…

Sabah yine, gözümün önünde uçuşan yarakların rüyasını görerek uyandım. Önü ıslanmış çamaşırımı çıkartıp, mayomu giyip kendimi otelin plajına attım. Ayşen halen uyuyordu. Soğuk deniz kendime getirdi, havluya sarınıp kumsala uzandım. Tek başına sahilde takılan bir kadına sadece çevredeki Türk erkekleri atmaca gibi baktı. Otelin sahibi olan eski eniştem yanıma gelince ise hepsi ürküp göz tacizini de bıraktı.

– “Sevgilin nerede?” diye takıldı eniştem.

– “Yok kimse ya, bir yere çarptım galiba…”

– “Tamam şaka yapmıştım kızma, söylemem kocana. Geçmiş zaten!” deyip kalçalarıma baktı.

– “Halen evli misin o dallamayla?”

– “Sayılmaz!”

– “Bak herkes sana bakıyor, ablan gelene kadar tadını çıkar tatilin. Benden laf çıkmaz…”

– “Git başımdan lütfen, ben öyle kadınlardan mıyım?” dememe bozuldu.

– “Bu ukalalığın çekilmez bilesin, iki laf konuşulmuyor seninle!”

– “Konuşma o zaman!”

“Sen bilirsin kızım. Güzel kadınsın, ziyan olma dedik. İki güler yüz, her sorununu çözer aslında!” dedi. Sonra da gevrek gevrek gülerek, “Maddi manevi rahatlasan sinirin de kalmaz!” diye ekledi.

Yine sinirimi tepeme çıkardı adi herif, kalkıp gitmesini seyrettim. Büyük ihtimal boşboğaz ablam, kocamın yarattığı borçları ödememi anlatmıştır. Gidip bardaki iki barmen ve iki turist ile konuştu. Turistler bana dönüp kadeh kaldırdı, tepki vermedim. Yine sinir bozucu bir şekilde bana uzaktan el sallayıp, “Bu akşam İstanbul’a dönüyorum!” diye seslendi.

Akşam yemeğinden sonra Ayşen ile otururken, önce otel müdürü, sonra orta yaşlı bir İngiliz geldi masaya. “Her sene burada tatil yapar, bizim patronun arkadaşıdır…” diye tanıştırdı otel müdürü. Yarım yamalak İngilizcem ile anladığım, bugün eski eniştem ile barda konuşanlardan biri imiş.

Ayşen kulağıma eğilip,

– “Aramızda kalsın, biz dün gece beraberdik!” dedi.

– “Duydum!” deyince kız kıza kahkaha attık.

– “Bu gece de gelmek istiyor, sorun olmaz değil mi?”

– “Rahat ol!” dedim.

Onlar içkileri götürürken İngiliz bana da içki sordu. “İçmem!” deyince, “Wine?” (şarap) diye sordu. “Okey!” dedim. Bir kadeh şarap günlerdir ilk defa sakinleştirdi. “Diskoya geçelim!” tekliflerine hayır demedim. Karanlık en arka köşede yüksek masada ayakta idik. Otel müdürü Ayşen ile sarmaş dolaş iken, İngiliz elinde bir bardak ile geldi. “No alkol!” dedim. Söylediklerini otel müdürü çevirdi. Az alkollü, enerji içecekli bir kokteyl imiş. Tadı çok şekerli geldi. Neredeyse hiç alkol tadı almadım.

Üst üste iki taneyi bitirdiğimde, Ayşen önden, otel müdürü arkadan, ayrı ayrı uzaklaşıyordu. 40 yaşındaki İngiliz ise yanıma iyice sokulmuş, garsona birer tane daha işareti yapıyordu. Sıcak nefesi kulağıma bir şeyler söylüyor, çok azını anlıyordum. Benden bir 10 santim falan uzun, 1.80 civarında, hafif göbekli, sarışın, sıradan bir İngiliz tipi.

Şarap üstüne içtiklerim başımı döndürdü iyice. Parmağımdaki yüzüğü gösterip bir şeyler söyledi yine. Yarım yamalak İngilizcem ile zar zor evli olmadığımı anlattım. Diskodaki kısa gösteri başladığında bir kadeh daha içiyordum ve onun eli de belimde idi. Hayatımda kocam dışında bir erkek ile ilk defa bu kadar yakın olmama aldırmadan duruyordum. Alkol nerede olduğumu unutturmuştu. Çalan müziğe eşlik eder gibi eli belimde gezdi, sonra arkama geçti ve önünü kalçama dayayıp dans etmeye başladı. Elleri önden belime sarılmış halde ayakta sağa sola sallandık. Kısa sürede aramızda mesafe kalmadı ve sertliği kalçama batmaya başladı. Ayşenin, “Çok büyük!” sözleri geldi aklıma, bunun ki ne kadardır acaba diye düşündüm. Ne tepki vereceğimi bilemedim. Niye aklıma hemen yarağı geldi ki, bugün tanıdığım bir yabancı ile mi yatacağım? Durdum sadece.

Eğilip ensemi öptü. Daha bir iki gün önce şerefsizin sıktığı yerler üzerinde gezindi eli. Altımdaki keten etek biraz diz üstü, hafif çekiştirerek elini çıplak bacağımdan yukarılara getirdi. Gösteri bitti bu sırada, ışıklar açıldı. En arka masadayız, ama ayrıldı arkamdan. Elimden tuttu, yürümeye başladık. Odalara giden karanlık yola girer girmez durdu ve eğilip öptü. Nedendir bilmiyorum, dilim ile karşılık verdim. Üzerimdeki hafif dekolteli gömleğin bir düğmesini açtı dudaklarımdan ayrılmadan. Boynuma indi. Söylediklerinden yakaladıklarım, güzelliğim ve bir iki ‘Fuck’ kelimesi.

El ele müstakil tek katlı ev şeklindeki otelin en pahalı odalarından birine kadar gittik. Adam beni sikmeye götürüyordu ve ben bir rüyada gibi peşi sıra sürükleniyordum. Alkolden uzak durmalıydım. Odaya girer girmez beni bir koridordan geçirip tuvalete girdi. Soktuğu oda dev gibi, ayrıca deniz manzaralı bir terası var. Ortada kocaman beş kişiyi alacak bir yatak ve bir oturma takımı. Gitmem lazım, ama kıpırdayamıyorum. Gidip yatağın köşesine oturup aylardır çantamda taşıdığım ama içmediğim sigarayı yakıp güç toplamaya çalıştım. Tuvaletten çıkınca gideceğim.

Belinde bir havlu ile çıktı tuvaletten, yatağın kenarına bir tane prezervatif bıraktı. Hafif göbekli, kalın vücutlu bir adam. Geldi önüme dikilip bir şeyler söyledi. Hareketsiz durunca eğilip gömleğimin kalan bir iki düğmesini daha açtı ve çıkardı. Şimdi sütyen ile karşısında oturuyordum. Ayaklarım uyuşmuş, kalkıp gidecek gücüm yok. Eğildi, dudaklarımız birleşti yine, bir eli göğsümü sıktı. Çok özlemiş bir erkek elini göğüslerim de. “Büyük ve güzel!” dedi, bunu anladım.

“Ben gideyim artık!” dedim, anlamadı tabii ki. Sütyenimin askılarını aşağıya indirdi ve göğüslerimi ortaya çıkarmaya çalıştı. Göğüslerimin gövdesini bile kavraması aylardır erkeksiz bedenimi titretti. Beklemediğim bir şey yapıp belindeki havluyu çekti. Yarı kalkmış sünnetsiz siki burnumun ucunda sallandı. Söylediklerini anlamasam bile kökünden tutup dudaklarıma çarpması ile ne istediğini anladım. Aklım ve vücudum bir savaş halinde iken, herifin sünnetsiz ince sikini ağzıma sokmaya çalışması ile ne yapacağımı bilemez halde bekledim.

Biraz daha sürttü sikini dudaklarıma. Açmadım ağzımı. Yabancı dilde bile olsa hoşnutsuzca söylendiğini anladım. Beni yatağa itekleyip çıplak vücudu ile üstüme tırmandı. Dudaklarına karşılık vermek istemesem bile dilinin ağzımda olmasından rahatsız olmadım. Dilimin de onun ağzına girmeye çalıştığını fark ettim. Sütyenim, eteğim, çamaşırım peş peşe çıktı. Acelesi varmış gibi yatağın kenarına uzandı bir prezervatifi açıp sikine taktı. Altında misyoner pozisyonunda yatarken biraz göğüslerimi sıktı. Boynumu öptü. Bunu bile özlemişim. Ellerim ile boynuna sarıldım. Ağırlığı ile göğüslerim ezildi. Sıcak bir erkek tenine değen göğüs uçlarım yandı.

Amımın girişinde prezervatifin ince ucunu hissettim. Bacaklarımı biraz daha araladım, içime zorlanmadan yavaşça kaydı. Çok ıslak değildim, ama prezervatifin yardımı ile ince siki kolayca yerleşti amıma. Kocamınkinden ince sikinin sertliği bile özlediğim duyguları tekrar yaşatmaya yetmişti. İçimde sertçe ve küfür ederek gidip gelirken sadece boynumu emiyor, bense boynuna sarılmış hareketsiz duruyordum. Kocam kadar iyi değildi sevişme konusunda, ama ben çok açtım. Karnım karıncalanıyordu bile.

Boynumdan ayrılıp göğüslerimi sıkmaya başladı. Sert ve canımı yakıyordu. Kısa sürede onu da bıraktı. Boynumu acıtarak emmeye devam etti ve öne doğru bir iki hamle yaptı, tüm ağırlığını üstüme vererek boşaldı. Daha yeni havaya giriyordum ve içime gireli bir dakika bile olmamıştı.

Üzerimden kısa sürede yana devrildi. Banyoya girmek için kalktı. Elim, içime dölü geldi mi diye kontrol etmek için amıma gitti. Kontrol için dolaşan parmağım bızırıma değince bacaklarım kasıldı. İki parmağım ile dolaştım çevresini. Yıllar önce küvete yatıp yattığım gibi sol elim büyümüş sol meme ucuma gitti. İki parmağım ise önce bızırıma, sonra içime. İngilizin yarım bıraktığı işi tamamlamam o kadar kısa sürdü ki, ben bile şaştım. Ayşenin otel müdürünün siki üzerinde zıpladığı görüntüler gözümün önünde, iki parmağımı derinliklerimde sıkıştırdım. Aylar sonra gelen orgazm ile yatağa yaydım kendimi…

Göğüslerimi öpmesi ile gözlerimi açtım. Üzerinde bir bornoz vardı. Bana da bir tane uzattı. Kalktım yerden kıyafetlerimi toplayıp duşa girdim. Giyinirken, “Çantanı bulamıyorum?” diye anlamsız bir soru sordu, sonra, “Okey, buldum!” diye sustu…

Yarı sarhoş savrularak eve döndüm. Kapıda bir çift de erkek ayakkabısı, belli ki otel müdürü de Ayşenin odasında. Soyunup yatağa attım kendimi, cep telefonumu kontrol etmek için çantamı açtım. Çantam açılır açılmaz elime 4 adet 50 Pound para ve bir (İngiltere) telefon numarası yazılı kağıt geldi…